Bu üründen 72 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 20,00 TL | |
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine-i Münevvere pazarında dolaşırken hububat satan adamın yanına gelerek, buğday yığınına elini daldırdı. Buğdayın ıslak olduğunu fark edince, sebebini sordular. Satıcı, yağmurdan dolayı ıslandığı cevabını verince Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.); “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Bizi aldatan bizden değildir!” buyurdular.
Bu hadîs-i şerîf, Müslüman toplumunda dürüstlüğün ve güvenilirliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Müslüman, ne aldanandır ne de aldatan. Bu maksatla, Efendimiz (s.a.v.) devrinden başlayarak “emr-i bi’l-ma‘rûf nehy-i ani’l-münker” prensibi doğrultusunda pek çok düzenleme yapılmış ve bunlara bağlı birtakım kurumlar ihdas edilmiştir. Bu müesseseler arasında Hisbe Teşkilatı ve dolayısıyla da muhtesiplerin ayrı bir önemi vardır.
Biz de bu sayımızda, Hisbe Teşkilatı’nı kapağa taşıdık. İslâm’a özgü bir müessese olan hisbe, İslâm toplumlarında genel ahlâkı ve kamu düzenini koruma ve denetleme faaliyetini ve bununla görevli resmî bir kuruluşu ifade eder. Müessesenin başında muhtesip bulunurdu.
İyiliği emrederek kötülükten sakındırma vazifesini uhdesinde bulunduran muhtesipler, toplumun huzuru için önemli bir rol üstlenmişlerdir. İdarî ve adlî yetkilerle donatılarak çarşı ve pazarda görev yapmışlar, merkezden taşraya kadar uzanan güvenlik ağı içerisinde, devletin gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olmuşlardır. Hisbe Teşkilatı, İslâm devletlerinde uzun yıllar boyunca icra edilmiştir. Bütün Müslüman devletlerince kullanılmış, varlığını Osmanlı Devleti’nin son dönemine kadar sürdürmüştür.
Günümüzde, toplumun genel ahlâkını, kamu düzenini ve adaleti korumak için farklı kurumlar ve mekanizmalar olsa da Hisbe Teşkilatı’nın temel görevi olan “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” kavramı, hâlâ geçerliliğini koruyor…
İstifadeli okumalar diler, bu vesileyle Ramazân-ı Şerîf ’inizi tebrik ederiz.