Bu üründen 248 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 5,00 TL | |
Maziye ait hatıralarımızda; gözümüz gibi baktığımız, maddeten ve manen iyi bir insan olsun diye çabaladığımız çocuklarımızın ve hatta kendi çocukluğumuzun yeri bir başkadır. Hayatın babadan oğula ve dededen toruna aktarılan bir değerler bütünü olduğunu da düşünürsek, çocukluğumuza dair bu hatıralar ve evladımızı yetiştirirkenki tavrımız, aslında bizlere büyük büyük dedelerimizden, ninelerimizden miras.
Peki Osmanlı vatandaşı olan bu dedeler, nineler nasıl bir çocukluk geçirmiştir hiç merak ettiniz mi? Kendilerine değer verilmemiş mi yoksa doğduklarında, “oğlum falan efendi”, “kızım filan hanım” dünyaya geldi diye daha bebekken birer efendi ve hanım mı olmuşlar? Hepsi cahil miymişler, yoksa daha 4-5 yaşlarında eğitime başlayıp temel dinî ve dünyevî ilimleri öğrenmişler mi? Bu eğitime nasıl başlamışlar peki? Öyle zannedildiği gibi zorla ve korkarak mı yoksa bütün mahallenin katıldığı, daha küçük çocukları da mektepe teşvik eden “Âmin Alayı” veya “Bed-i Besmele” denilen bir
merasimle mi?
Ahmet Apaydın tarafından kaleme alınan bu ayki dosyamız, doğumundan mektep yıllarına, oynadığı oyuncaklardan okuduğu kitaplara ve en nihayetinde bir yetişkin olmasına kadar “Osmanlı çocuğu”nu ana hatlarıyla sizlere tanıtmayı hedefliyor. Doç. Dr. Selim Hilmi Özkan, Osmanlı’nın en hassas olduğu konulardan Ehl-i Sünnet itikadının nasıl korunduğuna
dair misaller veriyor. İstanbul’un işgalinin 100. yılı dolayısıyla Tunahan Kanıcı, işgal İstanbul’undan insan manzaraları sunuyor. Ayrıca; Enver Paşa’nın, Beyazıt’a uçak inip inmeyeceğini sormasının arkasında yatan düşünceyi Emre Boyacı; Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’ndeki kûfi besmelenin, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin girişini de süslediğini Recep Kankal yazdılar.
Bilvesile, Mevlid Kandili’nizi tebrik eder, gelecek sayımızda da buluşmayı dileriz...