Bu üründen 170 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 5,00 TL | |
Asırlardır Müslüman yurdu Anadolu...
Dinini sahih bir şekilde öğrenmek için medreselerinde yüz binlerce talebenin göz nuru döktüğü, on binlerce kitabın yazıldığı, binlerce âlim yetiştirmiş bu topraklarda “her sözü bin can değer” nice “lâtif ve görklü kitaplar”, yüzyıllarca “gönülleri pişirdi.” Bu kitapların en başında gelenlerden biri de ilmihâllerdi. Pek çok âlim, ilmihâl yazmayı kendine bir vazife bilmişti.
İslâmî hayatın giriş kapıları mesabesinde olan bu ilmihâller sayesinde en ücra köşedeki fert bile, daha çocukken öğrendi dinini, diyanetini. Bu müelliflerden kimisi eserini Arapça yazmıştı, kimisi de Türkçe. İçlerinden biri diyordu ki “Türkçe yazayım ki yeni başlayanlara onu okumak kolay ola, ta ki onların itikadına ve gönlüne evvel emirde İslâm’ın emirlerini dize...” Bu ifadeler, ilmihâllerin gördüğü vazifeyi çok açık bir şekilde dile getiriyor. Hayli geniş ve tafsilatlı olan, Anadolu’da ilmihâl geleneği mevzusunu, bu ay Dr. Ahmet Uçar’ın kaleminden kapağımıza taşıdık.
Bu sayımızda Arif Tunç, mukaddes bir fethi yeniden hatırlattı bizlere; Mekke-i Mükerreme’nin fethini. Ondan asırlar sonra bir başka fethin nişanesi olarak camiye çevrilmiş Fethiye Camii’nin nasıl müze hâline getirildiğini ise Ahmet Hamdi Bülbül yazdı. İstanbul’un bitip tükenmek bilmeyen ulaşım problemine, vaktiyle bir çözüm olarak sunulmuş fakat yarım kalmış, üstelik bugün yine gündemde olan bir teşebbüsün hikâyesini Akın Kurtoğlu anlattı.
Osmanlı’nın bahçesi Saraybosna’nın kuruluşunu Doç. Dr. Süleyman Özbek yazdı. Bu ayki “geçmişe dokunan elimiz” ise restoratör mimar Prof. Dr. Suphi Saatçi.
Şimdiden keyifli okumalar dileriz.
Vefatının 100. sene-i devriyesi münasebetiyle tamamen Sultan İkinci Abdülhamid’e ayıracağımız Şubat sayımızda buluşmak üzere...