Bu üründen 271 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 5,00 TL | |
Tarihimizin hangi sahasına mercek tutsak, fevkalade bir derinlik, harikulade güzelliklerle karşılaşıyoruz… Bu ay kapağa taşıdığımız dosyamız da böyle inceliklerle dolu.
Geçmişin izlerini takip etmenin ehemmiyetine, doğru bilginin doğru kaynaktan alınmasının gerekliliğine emsal mahiyetindeki “Valide Sultanlar” kapak mevzumuzu, kaynak ve vesikalarıyla aktarmaya gayret ettik. Bu vesileyle aslında bilmediğimiz birçok teferruatı ortaya çıkarmış olduk.
Önceleri “mehd-i ulyâ” yahut “sadef-i dürr-i saltanat” gibi unvanlarla anılan Valide Sultanlar; yani padişahların muhtereme anneleri, onların en önemli destekçileri olmuşlardı.
Tedbirli hareket ve bakış açılarıyla buhranlı devirlerin atlatılmasında mühim rol oynamışlardır. Onlar, aynı zamanda padişahın evi olan Harem’in en yetkilisiydiler ve protokolde, padişahtan sonra ikinci sırada yer alırlardı.
Yetiştirdikleri oğulları, cihan padişahı olarak serhat boylarında i‘la-yı kelimetullah gayretiyle şehirler fethederken, onlar da yaptırdıkları cami, medrese, külliye, hastane, han, hamam ve çeşme gibi hayır eserleriyle Osmanlı mülkünü süslediler.
Padişahların emirü’l-müminin olması hükmünden hareketle, Valide Sultanlar da ümmü’l-müminin yani “müminlerin annesi” olarak görülmüştü. Hayırda yarışan müminlerin anneleri, ömürlerini ve servetlerini hayır işlerine vakfederek gönülleri fethetmiş, Osmanlı coğrafyasına mühürlerini vurmuştu. Bugün, Osmanlı bakiyesi topraklarda onlardan kalan yüzlerce eser, hâlâ ayakta...
“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl
Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl
Zuhûrunda Bezm-i âlem oldu vâsıl”
Bu mısralar, aslında “gönlü bol” sıfatıyla nam salmış, iyiliksever bir valide sultanın hayata bakışını da göstermektedir…
Hepsine rahmet olsun...
13. yılımızı geride bıraktığımız bu günlerde nice sayılarda buluşmak dileğiyle...