Bu üründen 129 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 10,00 TL | |
Dünya kültür tarihinde kitabın ve kütüphanenin ayrı bir yeri olduğu gibi kitap ve kütüphane tarihi konusunda da Müslümanların yeri başkadır. Zira evlerden saraylara, medreselerden camilere ve hatta türbelere kadar pek çok noktada kütüphane kurmuş bir kültürden söz ediyoruz.
Bazen sadece içinde yazılı ilimle bazen de kâğıdıyla, mürekkebiyle, cildiyle, süslemeleriyle, hattıyla her bir kitap, hazinedir aslında. O yüzden kurumsal manada kütüphanelerin ortaya çıkmaya başladığı ilk devirlerden itibaren kütüphane için “hizânetü’l-kütüb (kitaplar hazinesi)” ve oradaki görevli için de “hâzin (hazineci)” ifadeleri kullanılmıştır. “Altının kıymetini, sarraf bilir!” sözüne uyarak bu hazineden istifade etmek isteyen ilim ehli için de her türlü imkân sağlanmıştır.
Öyle kütüphane kurucuları vardır ki uzak diyarlardan ilim öğrenmeye gelenlerin yol masraflarını dahi karşılaşmıştır. Öyle âlimler vardır ki ilim öğrenmek için geceleri kütüphaneyi kiralayıp sabaha kadar kitap okumuştur. Öyle sultanlar vardır ki kitap temini için dünyanın dört bir yanına adamlarını göndermiştir. Öyle sanatkarlar vardır ki ciltlenmek üzere getirilen kitapların isimlerini kaydettiği bir kitap yazmış ve bugün Dewey’ye atfedilen onlu kataloglama sisteminin temellerini atmıştır. Öyle hayır sahipleri vardır ki sırf talebeler istifade etsin diye vakıf kütüphane kurmuştur.
“Öyle”leri çoğaltmak mümkün. Bu ay dosyamızda İslâm kütüphaneciliğinin temellerinin nasıl atıldığına temas ettik. Bugün yapay zekâya kitap yazdırmak konuşulsa da asıl hazinenin ve hakikatin, ecdad mirası sahih kitaplarda yer aldığı gerçeğini hiçbir zaman unutmamak gerek.
İstifadeler dileriz.