Bu üründen 148 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 10,00 TL | |
Tarihî hadiselere, bugünün gözlüğü, bakış açısı ve değer yargıları ile bakarsak, zihnimizde geçmişe dair mantıklı bir resim oluşturamayız. Bu, anakronizmden bir parçadır. Hadisenin tarihi ve çağı üzerinde yanılma, çoğu kere içine düşülen bir hata. Üstelik beraberinde, lehte yahut aleyhte önyargılar da gelişir zamanla.
En basitinden en etkili olanına kadar her bir tarihî vaka, yaşandığı devrin sosyal, iktisadî, siyasî, askerî, coğrafî, tabiî vb. ahvali göz önüne alınarak değerlendirilmeli. Daha derin bir analiz için mezkur cihetlerin hepsi üzerinde daha da derinleşmeli. Bu da ancak ciddî ve ideolojik yaklaşımdan uzak araştırmacıların mesleği olsa gerek. Aksi hâlde, verilecek hükümler, yargısız infaz mesabesinde kalacaktır.
Çoğu kere böyle infazla karşı karşıyadır Sultan İkinci Abdülhamid Han. Devrinin donanması, en çok dile dolanan konulardandır. Meselelere cerrah titizliğiyle yaklaşan sultanın, 93 Harbi’nin şafağında tahta çıkışını, harbin sonunda Rusların İstanbul kapılarına dayanmasını ve hatta 6 zırhlıyı savaş tazminatı olarak istemesini, devletin içine düştüğü malî buhranı, Düyûn-ı Umûmiye idaresini, devralınan gemilerin teknolojilerinin kısa sürede yetersiz kaldığını, devletin “kıyı savunma” stratejisini takip ettiğini vb. daha nice farklı ciheti “bilmeden” değil, “anlamadan ve analiz edemeden”, “gemileri Haliç’te çürüttü” deyivermek, en basit ifadesiyle kolaycılıktır ve çamur atma çabalarıdır.
Kapak konumuz, Sultan İkinci Abdülhamid’in donanmaya bakışına ve hareket tarzına hakikat penceresinden bir kapı aralıyor.
İstifadeli okumalar diler, Miraç Kandili’nizi tebrik ederiz.