Bu üründen 105 adet satılmıştır.
Dergi: Yedikıta | Fiyat: 5,00 TL | |
“Devletlerin sürekli dost ve düşmanları yoktur, menfaatleri vardır.” diyor, 19; asır İngiliz başbakanlarından Lord Palmerstone. Bir İngilizden gelmesi çok tabiî olan bu yerinde tespit, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyor.
Görünen yüz ve görünmeyen yüz her vakit farklı maskeler kullanıyor. Meselenin teferruatı, tarih ve siyaset ilminden bahislere müracaatla daha net anlaşılabilir. Osmanlı-Alman yakınlaşması, daha 1830;'larda başlar. 1877;-78; Osmanlı-Rus Harbi'nden sonra ise bu münasebetler iyice pekişir. Zaten Alman ordusunun intizamı, daha amcası ile çıktığı Avrupa seyahatinde Sultan İkinci Abdülhamid'in dikkatini çekmiştir. Nitekim tahta çıktıktan sonra Almanya'dan istediği subaylar 1882;'de İstanbul'a gelir.
II. Wilhelm, 1888;'de Alman imparatoru olunca diğer sömürge devletleriyle yarışabilmek için dünya çapında bir siyaset takip etmiştir. Bu “dünya siyaseti”nde de Osmanlı Devleti mühim bir yere sahipti. Bunu gayet iyi bilen Wilhelm, Osmanlı ülkesine, ikisi İkinci Abdülhamid Han zamanında olmak üzere üç ziyaret gerçekleştirdi. Böylece iki ülke arasındaki dostluk bağları kuvvetlenmiş oluyordu.