Bu üründen 127 adet satılmıştır.
| Dergi: Yedikıta | Fiyat: 10,00 TL | |
Tarih, vatanı ve dini uğruna ıvazsız-garazsız hizmet edenlere de şahit olmuştur, ihanetlere ve unutulmuşluklara da...
Osmanlı’nın İstanbul’dan önceki payitahtı, İstanbul’dan sonra da sultanların ikinci evi olan Edirne, her ikisini de yakinen gördü ve yaşadı.
Edirne’de ecnebi istilası ilk olarak 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşından sonra yaşandı. 50 yıl kadar sonra, meşhur 93 Harbi’nde (1877-1878) de yine Ruslar, neredeyse 1 yıl boyunca Edirne’deydi. Yabancı işgalindeki en büyük yıkımlar, haraplıklar ve hazin göçlerle daha o tarihlerde tanışmıştı tarihî belde. Balkan Savaşları ise sadece Edirne için değil, Osmanlı Devleti’nin bizzat kendisi için de daha büyük acıları beraberinde getirecekti.
Büyük maharetle devleti ayakta tutmaya çalışan İkinci Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesi, dünyadaki bütün dengeleri alt üst etti. Ancak en büyük zararı Osmanlı’nın görmesi, ne üzücüdür.
1912’de Bulgar ordusu, İstanbul’dan önceki son büyük savunma hattı olan Çatalca önlerine kadar gelmişti. Geride sadece Edirne’de müdafaa devam ediyordu. O da Sultan İkinci Abdülhamid’in hususî iltifatlarına mazhar olmuş tecrübeli bir kumandan olan Şükrü Paşa sayesindeydi. Büyük fedakârlıklar gösterip inisiyatif alarak, düşman mermilerine, güllelerine ve en önemlisi de içeriden, askerinin maneviyatını bozmaya çalışanlara göğüs germek suretiyle Edirne’yi 155 gün boyunca, âdeta bıçak sırtında savundu. Sonu esaretle bitse de gösterdiği kahramanlık, düşmanları tarafından dahi kabul edildi ve övüldü.
Şükrü Paşa’nın destansı mücadelesini, 110. yılında kapağımıza taşıdık. İstifadeli okumalar dileriz.
